Duygusal zeka nedir? Nasıl geliştirilir?
Duygusal zeka nedir? Nasıl geliştirilir?
Özellikle 90’lı yıllarda çocuklarının yüksek IQ testi skorları ile övünen ebeveynlerin pek de hoşuna gitmeyecek bir gelişme olsa da, psikoloji ve eğitim uzmanlarına göre günümüzde duygusal zeka, IQ olarak da bilinen analitik zekanın tahtını ciddi anlamda sarsıyor. Öğrenme becerilerini; sosyal ilişkileri, mizahi bakış açısını, liderlik & girişimcilik yeteneklerini doğrudan etkileyen ve en güzeli de yaşam boyunca tıpkı bir ağaç gibi büyüyüp gelişen duygusal zekaya biraz daha yakından bakmaya ne dersiniz?
Nedir bu duygusal zeka?
İlk olarak Wayne Payne’in 1985 yılında yazdığı “A study of emotions: The Development of Emotional Intelligence” (Duygular üzerine araştırma: duygusal zekanın gelişimi) isimli doktora tezi ile ortaya atılan bir kavram olan duygusal zeka, en kaba anlatımla kişinin kendini tanıma ve duygularını en pozitif şekilde yönetme / yönlendirme becerilerini kapsayan bir zeka türüdür. Duygusal zekanın %50’si genetik kodlarla aktarıldığı bilinse de kalan %50’lik kısmı yaşam boyunca geliştirilebilecek bir “kas”a benzetmek mümkün. Yani nasıl vücudunuzda bulunan bir kası düzenli olarak çalıştırdığımızda o kas zamanla güçleniyor; esneklik ve direnç kazanıyorsa, aynı denklemin duygusal zeka için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
Duygusal zeka gerçekten geliştirilebilir mi?
Bu soruya hiç düşünmeden “Evet!” diyebiliriz çünkü duygusal zeka, kişinin sahip olduğu sezgisel varlığı yönetebilmesi anlamına gelir. Sayısal verilerin çok da önem arz etmemesi ve duygusal zekanın IQ testlerinde olduğu gibi kesin skorlarla belgelenememesi de tam olarak bundan ileri gelir. Çok yönlü ve akışkan bir yapıya sahip olan duygusal zeka gelişmeye dirençli gibi görünse de asla göründüğü kadar katı değildir. İşte duygusal zekayı geliştirmenin en kısa yolları:
Duygularınızı masaya yatırın
Diyelim ki yöneticinizden / ekip arkadaşınızdan son derece negatif veyahut umursamaz bir mail aldınız. Ya da eşinizle evdeki finansal durum yüzünden ciddi bir tartışma yaşadınız ve haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsunuz. Bu gibi durumlarda, durumun yarattığı reaksiyona değil kendi sezgilerinize dayanan tepkiler vermek için “pause” tuşuna basın ve gerçek duygularınızı keşfe çıkın. Bu egzersizi düzenli olarak yaptığınızda, zamanla kusursuz çalışan bir sistem inşa ettiğinizi fark edeceksiniz. Hatta duygusal zeka gurusu Prof. Daniel Goleman, hareketlerinin ardındaki duyguları tespit edip çözümlemenin ve duygularını açıkça ifade etmenin gelişmiş bir duygusal zekanın en bariz işaretlerinden olduğunu dile getiriyor.
Başkalarının fikirlerini umursayın
Duygusal zekayı oluşturan en önemli elementlerden biri de hiç kuşkusuz empati yeteneğidir. Bu yüzden başka insanların ne düşündüklerini ve olayları nasıl bir bakış açısıyla değerlendirdiklerini tahmin edebilecek olgunluğa erişebilmek için, onlara fikirlerini sorun ve iyi bir gözlemci olmaya çalışın. İyi bir gözlemci olmanın, empati yeteneğimizi geliştirmenin yoluysa kendimize dair farkındalığımızı arttırmaktan geçiyor. Bu farkındalıkla beraber gelenler ise kendimizi bir adım öteye taşımamız noktasında epey önemli. Güçlü iletişim becerileri, çevresel farkındalık gibi empatinin en temel taşları olarak sayılabilecek etmenlerse yine bu farkındalığın ardından güçlenebilen kaslar. Sena Taşkapılıoğlu ile gerçekleştirdiğimiz “Anda Kalma, Spontanite Atölyesi” işte bu noktada, tüm bu kasların aynı anda çalıştırıldığı etkili ve eğlenceli bir atölye olarak karşımıza çıkıyor.
Eleştirel yaklaşın ve eleştirilere göğüs gerin
Aynı zamanda felsefenin de temel sorusu olan “Neden?” sorusunu sormak ve hayatta karşılaştığınız durumlara karşı meraklı ve eleştirel bir tavır takınmak bir nevi bilgiyi “derinlerden çıkararak” işlemenizi de sağlayacaktır. Aynı zamanda başkalarının size yönelteceği eleştirel soru ve söylemlere göğüs germek ise bilişsel esnekliğinizi geliştirme yolunda önemli bir adım olabilir.
Deneyimsel öğrenmeyi merkeze koyun
Deneyimsel öğrenme aslında genel duygusal zeka konseptinin bir özeti gibidir. Yani deneyimsel öğrenmeye göre öğrenme yaşam boyu devam eden bir süreçtir ve statik kalmak yerine çatışmaların çözümünü gerektirir. Deneyimsel öğrenme aynı zamanda kişinin dünya ve toplumla uyum sağlamasını ve kişiler arasındaki sinerjik etkiyi de önemser. İşte bu yüzden duygusal zeka gelişiminde deneyimsel öğrenme metotlarından faydalanmanız son derece yararlı olacaktır. Bu noktada David Colb’un “Deneyimsel Öğrenme Teorisi”nde değindiği deneyimi bilgiye dönüştürme döngüsünü uygulayabilirsiniz. Somut yaşantı, yansıtıcı gözlem, soyut kavramsallaştırma ve aktif deneyimden oluşan bu 4 elementten oluşan dairesel döngü sonunda kişi hem aktif şekilde öğrenir hem de öğrendiklerini nasıl değerlendireceğini ve uygulayacağını çözümlemiş olur. Eğitmenimiz Tuğba Çanşalı yürütücülüğündeki “Oyunbaz Oyun Öğrenme Atölyesi” tüm bu döngüyü deneyimlemek için harika. Atölye boyunca oyunlar oynayıp bu deneyimler üstünden süreci beraber konuşuyoruz.
Eğitim ve atölye çalışmalarına katılın
Duygusal zeka gelişimi konusunda uzman eğitmenlerin verdiği eğitim ve atölye çalışmalarına katılmak, hem konu hakkındaki soru işaretlerinizi giderecek hem de eğitime katılan diğer insanlarla etkileşime girerek daha verimli sonuçlar almanızı sağlayacaktır. Türkiye’de pozitif psikoloji alanında uzmanlaşmış birkaç eğitmenden biri olan Aydan Bayır’ın verdiği “İş Hayatında Duygusal Zeka ve Gücü” atölyesi bu eğitimlere şahane bir örnek. Duygusal zekanın ne olduğunu, biyolojik temelini ve bilimsel faydalarını anlatan bu atölyede hem kendi hem başkalarının duygularını tanıma, empatik ilişkiler kurma ve duyguları yönetme konuları üzerine çalışacak ve atölyeden hem kendi iç dünyanız hem de davranışlarınız hakkında derin bir iç görü edinmiş olarak ayrılacaksınız.