İstanbul Gece Hayatına Sitemlerimiz Var!
“Yahu biri şu insanlara tanışmaları için bir bahane versin!” diye feryat ettiren boşluğu dolduruyoruz, bal gibi partiler (ve bahaneler) yaratıyoruz, hem de eğlendiriyoruz. Partiledikçe gördük ki İstanbul’un gece hayatında büyük sıkıntılar var. Bunlara sitem ediyoruz! Deneyimlerimizden derledik, tespit ettik, sıraya dizdik.
Konuşmak o kadar zor değil sevgili İstanbullular! Alt tarafı 29 harf!
İstanbul’daki gece hayatının en büyük sorunu iletişim! Biz neden iletişim kurmakta, o ilk “merhaba”yı demekte bu kadar zorlanıyoruz? E belli ki hepimiz evlerimizin rahatlığından çıkmış, toplaşmış, buraya kadar gelmişiz! Bu demek oluyor ki keyiflenmek, iki sohbet etmek, güzel vakit geçirmek istiyoruz! Peki neden yanımıza gelen herkesi silkelemeyi, aldığımız selama geri dönmemeyi, bir iltifata teşekkür etmemeyi ya da en basitinden birbirimize iyi geceler dilemeyi esirgemeyi neden marifet biliyoruz? Oysa bu roket bilimi değil arkadaşlar! Sitemliyiz. Lütfen merhabalaşın; tanışın; kaynaşın! Kim bilir bir sonraki tanışığınızın yeni proje partneriniz, en yakın arkadaşınız ya da belki sevgiliniz olmayacağını? İşte böyle! KONUŞUYORUZ!
İnsanlarla tanışırken neden kaba ve ben merkezci oluyorsunuz canım insanlar?
Diyelim siz çoğunluk gibi çekingenlikten dert yanmıyorsunuz; yan masaya yanaşıp ilk adımı atıyor, tanışıyorsunuz. Buraya kadar ki davranış süper! Ama sonrası. Ah o sonrası! Birden sadece kendinden bahsetmeler, kendini övmeler, karşındakine ağzını açıp da iki kelime söyletmeyenler… Kendinizi sevdirmek için sizce güzel özelliklerinizi tam o saniyede listelemenize ne gerek var! Dinleyin. Gülümseyin. Paylaşın. Soru sorun. En kötü ihtimalle üç beş güzel paylaşımdan sonra kendi yolunuza devam edersiniz; en iyi ihtimalle hayat boyu sürecek nur topu gibi bir arkadaşlığınız olur! Unutmayalım: nezaket, nezaket, nezaket!
Herkes müzisyen, herkes DJ!
Müzisyene zorla kendi istediğini çaldırtma ısrarı antik çağa kadar dayanıyor mudur? Bilemiyoruz; umarız öyle değildir. Çünkü biz biliyoruz ki müzik zevk işidir; birinin sevmediğini diğeri sevebilir. Sen House müzik, o Jazz. Bir sürü insanla beraber olduğun bir ortamda demokrasiyi takmayıp Müzik Bakanlığı’nın sarhoş edici makam koltuğuna koşanlara sitemimiz büyük. Hem ortamın keyfinden sorumlu DJ’in tadını kaçırıyor hem de olur da başarılı olursa gecenin seyrini, atmosferini kurcalamış oluyor! Bizim bu ısrarlı “bilirkişilere” tavsiyemiz evden çıkmadan önce gidecekleri yerde kimin neyi nasıl çaldığına iyice dikkat etmeleri ve kimsenin kulağının zevkine burun sokmamaları.
Ama ertesi gün iş var!
Yarın iş var diye eğlenme hakkını kendine sakınanlar, eğlenmek için illa tüm gece içip ertesi güne dağları titreten baş ağrısıyla kalkılması gerektiğine inananlar! Yanılıyorsunuz! Varsın yarın iş olsun; her gün bir kere yaşanıyor. Ne olur iş çıkışı makyajı tazeleyip, kravatınızı gevşetip bir partiye uğrasanız? Biraz içki, biraz sohbet, azıcık içkiyle on numara bir akşam geçirebilirsiniz! Hiçbir gecenizi heba etmeyin. Bahanenizi yavaşça yere bırakın ve bu akşam ne zamandır denemek istediğiniz o kokteyli için! Bir kokteylden bir şey olmaz.
Oyunbozanlara sitemimiz var!
Yaparız deyip yapmayanlar, gideriz deyip gitmeyenler! Canım arkadaşım, olur mu öyle? Son dakika baş ağrılarına, aniden çıkan işlere, mesailere, “ay yağmur yağacak galiba, evde kalalım”cılara sitem ediyoruz. Tabii sırf onlara da değil! Bir de partiye gelip de silkeledikleri omuzları, gülmeyen yüzleriyle oyun bozanlar var. Bozmayın oyunu yahu! Oynayın, hep beraber eğlenin.
Köşeden sinsi sinsi yargılayıcı bakışlar fırlatan abiler, ablalar: Yapmayın!
Kimlerden bahsettiğimizi biliyorsunuz. Ne zaman onların tarafına baksanız göz göze geldiğiniz, buram buram negatif enerji ve nazar fırlatanlar onlar. Bu duruşlarının sebebi ne olursa olsun kabul etmiyoruz.
Ama ben o ortam için fazla yaşlıyım!
Bir başka üzücü söylem daha! Eğlenmenin yaşla bir alakası olmadığını savunuyoruz. Sosyalliği, keşfetmeyi, yeni insanlarla tanışmayı, yeni müzikler dinleyip keyif almayı seven herkesin gece hayatında yeri var. Bu cümleyi de bir daha duymamak üzere dolaba kaldırmaya çalışıyor, her yaştan çeşit çeşit güzel insanı partilerimizde bir araya getiriyoruz.
Cep telefonuna ve ışığına alerjimiz var.
Gelin anlaşalım; bir geceyi hatırlamak için sizce kaç fotoğraf gerekli? 5,10? 510? DJ’in gözüne flaş patlatmamak, genel olarak flaş patlatmamak, her şeyin videosunu çekmemek vb. gibi kurallar mı asılmalı duvarlara? Kafaları sürekli eğik ve yüzleri cep telefonunun suni ışığıyla aydınlanmış yüzler değil birbirlerinin gözlerine bakarken gülümseyen yüzler görmek istiyoruz biz!
Kendi grubundan asla ayrılmayanlar
Sığ ve güvenli sularda yüzen bu arkadaşlar neleri ve kimleri kaçırdıklarını bilmiyorlar! Deniz kocaman; sadece kıyıda kalçalara kadar ayakta durarak keyfi çıkar mı denizin! Dalacaksın, balık gibi olacaksın, başka balıklarla selamlaşacaksın.
Yalnız eğlenmek de mümkün!
En büyük sitemlerimizden biri! Yalnız dışarı çıkılmayacağına, yalnız eğlenilemeyeceğine olan inanç bizi çok üzüyor. Oysa insanlarla tanışmak çok kolay! Hele hele bizim oyunlu, tanışmalı, kaynaşmalı partilerimizde en kolay.